Covid-19 salgını, genel olarak küresel ekonomiye, özellikle imalat sektörüne, birçok zorluk sunarken oldukça rekabetçi olan imalat sektöründe zor şartlara ve küresel ekonominin değişimine uyum sağlamak mecburiyeti doğurmuştur. Covid-19 ile ilgili blog serimizde anlattığımız dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin bir gecede yeni bir gerçekliğe nasıl uyum sağlamayı başardıklarını inceledik. Zorunlu fabrika kapatmaları ve dışarı çıkma yasakları çeşitli kısıtlamalar tüm bölgelerdeki ekonomik faaliyeti durma noktasına getirdi. Üreticiler, kısıtlamalar kaldırılıncaya kadar ya da geleneksel olarak göz korkutucu olan mevcut operasyonları devam ettirmek için bazı otomasyonların hızlı bir şekilde devreye sokulmasının sonuçlarıyla karşı karşıya kaldılar.
Diğer durumlarda üreticiler, kişisel koruyucu ekipman ve el dezenfektanından vantilatörlere kadar pandemi ile ilgili ürünler üretmek için mevcut üretim hatlarını iki kat hızlı bir şekilde değiştirmek zorunda kaldılar.
Pandemi trajik ve ne zaman sonlanacağı belirsiz bir şekilde seyrini sürdürürken, üreticiler bilinmeyen uzunlukta geçici yeniden açılış programları ve uyulması gereken yeni sosyal mesafe kuralları, çalışan güvenliği düzenlemelerinin getirdiği ek zorluklarla karşı karşıya kaldılar. İmalat sektörü, tarihsel olarak durgunlukların, arz kıtlıklarının ve jeopolitik kargaşanın neden olduğu aksaklıkları başarıyla atlattı. Ancak otomasyon sektörü, üreticilerin ihtiyaçlarına her zaman zamanında cevap veremedi. Geleneksel otomasyonun yüksek maliyetleri, büyük alanlara ihtiyaç duyması ve esnek üretim imkânı sunmaması sebebiyle tasarlanması, geliştirilmesi ve devreye alınması aylar hatta yıllar alabilir. Küçük değişiklikler haftalarca maliyetli kesinti sürelerine neden olabilir. Dahası, geleneksel otomasyon insanlarla yan yana güvenli çalışmak üzere tasarlanmamıştır. Tam da üreticiler, düşük maliyetli, esnek otomasyona en çok ihtiyaç duyduğunda geleneksel otomasyon sistemleri devreye almanın çok maliyetli, zor ve zaman alıcı olduğunu anlamıştır.
Kolaboratif robotlar (cobot'lar), geleneksel robotlardan farklıdır. Cobot'lar, insanlarla yan yana risk analizine bağlı olarak hiçbir güvenlik bariyerine ihtiyaç duymadan çalışan esnek üretim imkânı sunan robotlardır. Bir cobot'u programlamak oldukça kolaydır. Uzmanlık gerektirmez, esnek şekilde kullanılabilir, toplam işletme maliyetleri sahip olduğu diğer birçok avantaj (360 dönüş kabiliyeti, istenilen şekilde montaj ve kolay kullanım, 230volt enerji ihtiyacı, hafif kompakt yapı, az alan kaplama, Tak-çalıştır ve üretime başla konsepti, UR Akademi vb..) sayesinde oldukça düşüktür.
2025 YILINA KADAR COBOT'LARIN KÜRESEL ROBOT HARCAMALARININ YÜZDE 34'ÜNÜ OLUŞTURACAK
Cobot’lar 2018'de küresel robot harcamalarının sadece yüzde 3-4'ünü oluşturan niş bir ürünken 2025 yılına kadar, cobot'ların küresel robot harcamalarının yüzde 34'ünü oluşturarak niş statüsünden tamamen ana akıma geçmesi bekleniyor. Esneklik, küresel cobot'un benimsenmesinde önemli bir güçtür. Geleneksel robotlar belirli bir soruna pahalı, tek seferlik çözümler sağlayabilirken, cobot'lar sayısız soruna düşük maliyetli, esnek çözümler sunar. Covid-19 ile ilgili tüm belirsizliğin ortasında, cobot'lar üreticilere iş sürekliliğini sürdürmek, yenilik yapmak ve hatta geleceğe dönük üretim süreçlerini sürdürmek için kanıtlanmış bir yol sunuyor.
UR+ UYGULAMA KİTLERİ İLE COBOT'LARI ÇALIŞTIRMAK ÇOK KOLAY
Yakın zamanda gelen UR+ Uygulama Kitleri üretime başlama sürecini daha da kolaylaştırmak için tasarlanmış uygulama odaklı donanım/yazılım araçları ile cobot'ları kurmak ve çalıştırmak her zamankinden daha kolay. Örneğin, UR+ Malzeme Taşıma Uygulama Kitleri serisi, farklı siparişler için kutudan alma uygulamalarından paletleme ve paletten indirmeye kadar otomasyon esnekliğini aynı sistemi kullanım imkanı sunarak basitleştirir.
Normal zamanlarda üreticiler, rekabette öne geçmek için cobot'ları kullanırken salgın gibi olağanüstü zamanlarda ise cobot teknolojilerinin esnekliği, üretimi canlı tutmaya yardımcı olma konusunda hayati bir rol oynuyor.